DOĞUM ADETLERİ
Yörede çocuğu olacak kadına Yüklü veya Gebe adı verilmektedir. Kadın gebeliğin! kocası dışında başka yakınlarına söyleyemez. Çocuğu olmayan kadınlara Kısır erkeklere ise
Köse adları verilir. Doğacak çocuğun güzel olması her annenin arzusudur. Güzelliğin ötesinde sağlıklı ve sağlam olarak dünyaya gelmesi en büyük dilektir. Hamilelik süresince, özellikle gebe kadının bazı nesnelerle teması, çocukta olması istenen bazı fiziksel özelliklerin sembolik olarak gebe tarafından taklidi ve daha başka uygulamaların doğacak çocukta kendini
göstereceğine izler bırakacağına inanılmaktadır. Örneğin; ayva yiyip, avucunun ortasına
parmağın) değdirerek yanaklarına batıran gebenin çocuğu gamzeli olur. Gebeyken kadının saçı kesilirse, doğacak çocuk kısa ömürlü olur.
Doğumdan bir iki ay önce bebek için gerekli hazırlıklar tamamlanır.
çocuk doğduktan sonra Loğusalık Dönemi 1-2 hafta sürmektedir. Ziyarete gelenler anne ve
çocuk için çeşitli hediyeler getirirler. Loğusayken bir annenin sütunun kesilmesi halk
arasında çeşitli inançlarla açıklanılmaya çalışılmıştır. Örneğin: Loğusayı ziyarete gelenlerin nazarları değerse sütü kesilir. Loğusa kendisini ziyarete gelen bir kadına sarılırsa sütü kesilir.
Loğusa, misafiri geçirmek için arkasından gittiği zaman, sütü de misafirler beraber gider.
Çocuk doğduktan hemen sonra göbeği kesilirken göbek bağı ile ilgili çeşitli uygulamalar
yapılır.
Örneğin: Çocuk namazcı olsun, namaz kılsın
diye göbek bağı seccadenin ipi ile bağlanır.
Çocuk evine bağlı olsun diye göbek bağ
evde saklanır.
Çocuk doğduktan yaklaşık bir ay
içerisinde isim verilir. İsim seçiminde anne baba ile birlikte büyüklerin kararı da alınır.
Günümüzde dedelerinin, atalarının isimlerin yaşatmak, unutmamak amacıyla ad koyma adeti devam etmektedir. Bu arada "ismiyle geldi" inancıyla, bazı dini günlerde dünyaya gelen çocuklara, Bayram, Zafer, Kadir, Ramazan gibi isimler konulur. Daha önceki doğumlarda çocuklar yaşamamış olanlar, doğan çocuk erkekse yaşasın diye babasının ismi veya Durdu,
Durmuş ve Yaşar gibi isimleri çocuklarda ad olarak koyarlar.
Çocuğa ismi bir hoca veya aile içindeki Yaşlı bir büyük veya babası tarafından dini bir törenle verilir. Bir ' seccadenin üzerine kıbleye doğru yatırılan çocuğun kulağına ezan okunarak üç defa adı söylenir.
Köyde çocuk ve annenin doğumundan sonraki kırk gün içerisindeki rahatsızlıklar Kırk
Basığı olarak değerlendirilir. Kırk Basığım sebepleri ve bunu önlemek için uygulanan
yöntemlerden birkaçı şunlardır-
İki loğusa karşılaşırsa Kırk Basmasın diye üzerilerinde bulunan eşyalardan (para,
iğne vb.) değişirler.
Bir düğün evinden veya Ölünün arkasından el-yüz yıkanmadan loğusa ziyaret edilirse, loğusa ve çocuğu kırk basar
Çocuklara isim verilirken büyüklere sorulur. Ve genelde de büyüklerin isimleri verilir. Yeni doğan çocukları görmeye gidenle durumları iyi ise altın takarlar. Çoğunluklada çocuk kıyafetli götürür. Toplumuzda çok bir adet olan bu tür yardımlaşma faaliyetleri maalesef birer gösteriş olayı haline gelmiş olup amacından saptığı için gerekli tedbirlerin alınması gerekir. Herkes verdiği bu hediye �yarın bende aynısını isterim ha� düşüncesinden vazgeçmelidir.
SÜNNET ADETLERİ
Dini bir gelenek olarak devam ettirilmekte olan sünnet törenlerine hazırlıklar bir ay
önceden başlar. Çocuğa sünnet kıyafeti olarak. takım elbise, sünnet şapkası, bazen asa,
pelerin, ayakkabı ve kına gecesinde giymesi için bir kat pijama alınır. Düğüne davet 10-15 gün önceden yapılır, Yakın olan kimselere sünnet Okusu olarak davetiye yanında
yazma, mendil, gömlek ve havlu gibi eşyalar da verilir. Düğüne çağırmak İsme "Okuma",
okuma için dağıtılan eşya ve malzemelere "Oku" adı verilir.
Cumartesi veya Pazar günü sünnet çocuğunun sünnet edildikten hemen sonra yatacağı yatak hazırlanır. Yatağa temiz, yeni, oyalı işlemeli çarşaflar serilir. Yatağın çevresi tüllerle cibinlik şeklinde çevrelenir. Yatak süs kağıtları , gelin duvaklarına takılan teller, oyalı yazmalar vb. eşyalarla süslenebilir. Sünnet düğünü cumartesi günü sünnet kınasıyla başlar.
Kınaya uzaktan gelen konuklar için, düğün evinde sürekli yemekler pişirilir, Gecenin sonlarına doğru sünnet çocuğuna pijamalar giydirilerek kadın ve genç kızların arasında her iki eline kına yakılır. Bu arada erkekler muhabbet edip çay içerler.
Pazar günü Öğlene doğru düğün evinde mevlit okutulur. Çocuk arkadaşlarıyla birlikte
at üzerinde gezdirilir. Çocuk ve arkadaşların gezdirmesi bittikten sonra tekbirlerle sünnet edilir. Sünnet edilen çocuk ya da çocuklar, süslenen yataklarına yatırılırlar. Bu arada çocuğu ziyarete gelenler yanında açık duran şapkacının içine para atarlar,
Sünnet yatağı 1-2 hafta bozulmaz. Sünnet düğününde konukların anne ve babaya ilet-
tikleri en büyük dilek "Allah askerliğin!, evlenmesini de göstersin, hayırlı olsun"
seklindedir
ASKERLİK ADETLERİ
Askere gidecek gençler, hep birimle toplanarak camide mevlit okuturlar. Askerlerin gideceği gün halk geniş bir atanda toplanır. Asker adaylarıyla tek tek vedalaşır. Bu arada
dileyen askerlere hediyeler verir. Bu, para, yiyecek ve giyecek şeklindedir. Askerlerin bindikleri aracın arkasından dualar, hayırlı dileklerde bulunularak, "su gibi tez ve engelsiz gidip gelsin" düşüncesiyle su dökülür.
Mehmet Kapran 1941 Bir davetiye örneği
Askere gidenlerin ailelerine "Allah kavuştursun" ziyaretine gidilir Bu ziyaret genelde 1-2 hafta içinde ve kadınlar arasında yapılmaktadır.
Okulun bahçesinde Asker Mevlidi Töre
HACI UĞURLAMA
Hacı adayları hacca gitmeden önce, geniş bir alanda, genelde kadınlar tarafından bazen
de aşçı tutularak pilav, et ve helva ve hoşaf yaptırırlar. Konuklar bu "Hacı Yemeği"ni yi-
yerek muhabbet ederler. Hacı adaylarının yola çıkacaklar; gün; halk toplanıp hacı adayların evlerinin önünden alarak arabaya kadar tekbirlerle getirirler. Dualar edilerek arabaya bindirir ve vedalaşırlar.
Hacılar döndükten sonra "Hoş geldin. Hayırlı Olsun' ziyaretine gidilir. Hacdan dönen
hacılar da konuklara getirdikleri hediyelerden
verirler.
KIZ İSTEME
(SÖZ KESİMİ)
Köyde evlenmeler genellikle görücü usulü Ne olur. Oğlan tarafı oğlanın ağzını arayarak istediği bir kız varsa ona dünür gidilir. Yoksa; anne ve babasının uygun gördüğü bir kız, oğlanın da görüşü alınarak oğlanın anası, yengesi ve halası tarafından gündüz veya gece oturma bahanesiyle kız ve tarafının ağzım aramaya gidi ir. Eğer ortam müsait görülmüşse Pazartesi veya Perşembe nin akşamı iki tarafın da tanıdığı ağzı laf yapan içi- evli bir erkek hanımıyla beraber, oğlanın an-
nesi, babası ve yengesi kız evine giderler.
Kız tarafı bu işi uygun görmezlerse, uygun bir dille oğlan tarafından tarafına bildirirler. Kız
tarafı bu işi uygun görürlerse oğlan tarafının "Allah'ın emri, peygamberin kavli île kızınızı
oğlumuza istiyoruz' teklifine "Hayırlı ise olur» bir düşünelim" derler. kız eğer oğlanı
beğenmişse veya bu durumu kendine uygun görmüşse ailesine "Siz bilirsiniz" diye cevap
verir. Birkaç gün aradan sonra yeniden bir Pazartesi veya Perşembe akşamı gelen oğlan
tarafına "Olur' cevabı verilir. Kızın yengesi söz bohçasını getirir, oğlan taratma verir- Kız
içeriye gelerek buradakilerin ellerim öper. Bu toplantıda veya daha sonraki toplantılardan
birinde nisan günü de tespit edilir.
NİŞAN
Kararlaştırılan nişan günü kız evi yemek hazırlayarak davetlilere yer sofrasında yemek yedirilir. Yemek yenildikten sonra daveti! olan hoca dua yapar, çaylar içilerek sohbet edilir,
Genç kızlar ve kadınlar bir evde toplanarak bakır veya kazan çalarak oyunlar oynarlar
Nişanlılık dönemi üç dört ay veya daha fazla sürebilir.
Askı Evinde Gelin Oynarken
DÜĞÜN (KÖY DÜĞÜNÜ)
Düğünden on beş yirmi gün önce düğüne davet başlar. Köy içindekiler köyden bir kişi
tarafından Düğün veya kına ekmeği, sigara, mendil veya şeker ile çağırılır. Köy dışındakiler, kağıtlı şeker, mendil, havlu veya bir paket sigara ite çağırılır. Bu çağırmaya Oku denir. Düğün (okuma) Cuma günü başlar.Salı günü başlayan düğünler de az da olsa vardır,
Düğün sabahı koyun gençleri ve oğlanın komşuları birer yük odun veya çıra getirirler,
Gelen odunlar ve çıralar gece eğlentisinde ve yemek pişirmede kullanılır. Bütün misafirler
daha gelmeden önce oğlanın yakınları ve komşuları tarafından paylaşılır. Bu gece
çalgıcılar köy halkım eğlendirmek için çalışırlar. Çalgıcıların kullandığı çalgılar,
Keman, Cümbüş, klarnet. Darbuka, Davul ve Zurnadır. Mevlitli düğünlerde ise Cuma akşam namazından sonra yemek verilir. Yatsı namazından sonra da mevlit okunur. Bunları oğlan tarafı yapar.
Cumartesi günü öğleden sonra dışından misafirler gelmeye başlar Damadın bir arkadaşı misafirleri karşılarlar Cumartesi günü öğleden önce Çeyiz götürülür. Akşamda yatsıdan sonra kına yakılır Geceleyin kadınlar kendi aralarında oyunlar oynarken (askı evinde) erkeklerde dışarıda eğlenir veya bir evde sohbet ederler. Eskiden çalgı ile yapılan düğünlerin yerine şimdi Dua ile düğün yapılmaktadır.
Pazar günü Öğleye kadar sohbet edilir eğlenilir. İkindi namazından sonra oğlan evin-
den kız evine doğru dualarla hareket edilir. (Çalgılı düğünlerde ise çalgı ile beraber çıkılır Bu arada çeşitli yarışmalar ve eğlenceler yapılır, oyunlar oynanır, Bütün bu işlemler devam ederken oğlanın babası ve annesi gelini çıkamaya kız evine giderler). Gelini almaya geldik derler,
Fakat gelinin kız arkadaşları gelini bir odaya kapatarak Kapı parası isterler. Oğlan tarafı istenilen bu parayı ödeyerek gelini çıkarırlar.Gelin evden çıkmadan annesinin ve yakınların ellerini öper. Sokak kapısından çıkmadan gelinin babası kırmızı bir kurdeleyi gelinin beline bağlar çözer. Bu üç defa tekrar edilir. Bağlanılan bu kurdeleyi yöremizde "Gayret Kuşağı" denir. Gelin arabaya bindirilirken oğlanın babası gelin arabasının etrafındakilere şeker, çerez ve bozuk para
serper. Çocuklar bunu kapışırlar. Bu sırada gelin n erkek kardeşi veya bir akrabası arabanın Önüne geçer. Geçiş için "Toprak Bastı parası ister.
Toprak Bastı parası ödendikten sonra araba hareket eder. Düğün alayı oyunlar oynayarak oğlan evine doğru yürürler.
Oğlan evine gelindiğinde gelin inmeden önce hoca dua eder. Bu dua ile beraber gelin oğlan evine indirilir, Gelin almaya gidildiğinde damat yöremizde "Sağdıç" denilen arkadaşıyla beraber oturur, konuşur ve tıraş olup giyinir. Eski giysilerini oturduğu bu evde bırakır. Damadın
sağdıcı evli kimseden olur. Damada düğün boyunca uyması gereken gelenek, görenek ve kurallardan bahseder. Damat sağdıcı ile birlikte yatsı namazına gider. Yatsı namazından sonra damat cemaatle birlikte tekbirlerle evin önüne getirilir.
Giriş kapısının Önünde hoca dua yapar, damat arkadaşlarının yumruklamasıyla beraber yakınlarının ellerini öperek gerdeğe girer.
Pazartesi günü büyüklerin elleri öpülür önce kız evine sonrada oğlan evine akşamları gezmeler yapılır.
Sağdıç Töreni
GİYİM
Kadınlar çoğunlukla Kıvrak denen elbiseyi giyer
Normal günlerle özel günlerde kıyafetler tamamen değişir.
Bir genç kızın, gelinin yaşlı kadının, geçlerin ve yaşlıların giyim tarzı genellikle farklıdır.
Genç kızlar saçlarının önlerini hafif açıkta bırakarak
üçgen şeklindeki örtüyü, bol bir şekilde boyunlarının arkasından uçlarını bağlarlar.
Yeni gelinler namaz örtüşü bağlanır gibi, genelde beyaz uzun tur örtüyü boyunlarım tamamen
kapatacak şekilde örterler. Orta yaşlılar, beyaz bir tülbendin uçlarını kafalarının üzerinde düğüm yapıp, onun üzerine de serbestçe beyaz bir namaz örtüşü örterler. Çok
yaşlılılar ise, oyasız, sade bir beyaz örtüyü fes üzerine bağlarlar. Normal günlerde kadınlar basmadan dikilen Don veya Paça dedikleri bol pijamayı giyerler.
Bedene fistan üzerine örgü yelek de giyilebilir.
Yaşlıların giyimi ise daha değişiktir, Başa takke, vücuda kaput (Amerikan) bezinden beyaz gömlek üzerine siyah kıvrak giyip kuşak bağlarlar. Kuşağın üzerine peştamal bağlayıp, ayağa paça-don giyerler,
Kına gecesi gelin kız, üç etek giyer, Bu yöresel kıyafet eskiden daha sade şekliyle kadınların
günlük kıyafetidir.
Başa çeşitli süsle-melerle bezenmiş takke takılır. Baş Boncuğu, Tel, gerdanlık gibi takkenin Önünde sallandırılan boncuklu süslerle bezenir. Bunun üzerine Al denilen, pullarla süslenmiş kırmızı örtü bağlanır.
Bu özel elbiseyi yeni gelinler iki ay veya bir yıl kadar köy içinde giyerler.
MİSAFİRLİK:
Akrabalık dışında köye gelen bir misafir, Konak Usulü denen bir yolla ağırlanır, Konak usulünde, sıra ile bütün köy halkı hane olarak Sıra kendilerine geldiğinde misafir ağırlamak zorundadırlar.
Sıranın kendine geldiğini öğrenen hane halkı, misafiri durumuna göre ya evinde ağırlar ya da köy odasına yemeğini götürerek ağırlar. Bu adet, halen köyümüzde devam etmektedir.
SOFRA ADABI
Yemekler genellikle yerde yenilir. Yemeğin yeneceği yere sofra bezi serilir, üzerine sofranın kurulması için; kasnak konu;ur yemekteki kişi sayışma göre çatal, kaşık ve yeteri kadar ekmek getirilir. Genelde ortaya konan tek sahandan ortaklaşa yemekler yenilir Genellikle kadın erkek aynı sofrada yemek yerler. Yemekten sonra evin genç kız veya gelinin getirdiği ılık su ve leğen ile yemek yenilen odada teker teker leğen ve su dolaştırılarak el ve ağız temizliği yaptırılır.
Yemekten sonra mutlaka çay içilir.