SEBETÇİLİK
 

 Sepetin aynasından DURHASAN
Tanıdık biriyle karşılaştığımda hep;
-hey sepetçi hoş geldin nasılsın iyi misin selamlamasıyla başlarız muhabbete .. köyüm sepetçi köyü olarak bilinir.  Geçmişi köyün kuruluşuna kadar uzanan sepet ve sepetçilik ile küfe (köfün)  yapımı halen devam etmektedir.
. Gittiğimiz her yerde bunları ön planda tutarak hiç çekinmeden alnımız dik gezdik. Sepetçilik bir zanaat oldu elimizde. İçimizden öyle zanaatkarlar çıktı ki içindeki bütün güzellikleri, dantel gibi işledi sepetin üzerine acıyı işledi,sepeti sağlam yaptı güzelliği acıyı ve kederi, hüznü bastırdı. Sepet yaparak boş zamanını değerlendirdi. Sinirlerini darmadağın etti. Bütün asabiyetini sepetin başına oturduğunda duman duman dağıtıp, eritip gitti. En önemlisi bundan ekmek yedi. Karnın doydu sırtı ceket, aba, gömlek,  ayakları çorap ayakkabı gördü. Biz  Türk , Müslüman, Dağlı ve Sepetçi olmaktan her zaman gurur duymuşuzdur.  Ben bile Orhaneli de ortaokulu okurken salı günleri Pazar kurulur, babam köyden sepet getirir bizde onları çarşıda gezdirirdik babam sepetleri satar bize harçlık verir, ihtiyaçlarımızı alırdı. Ben ve ağabeyim evde kalırdık. Annem köyden kavanozların içinde tarhana çorbası kapçıklı fasulye yoğurt, komposto gönderir bizde hem yemek yapmaktan kurtulur, hem de ana yemeklerinin  tadına doyardık.

Bizim Pazar çantamız, Pazar filemiz olmadı, olmazdı da. Bizim sepetimiz vardı. Köyden gönderilen yiyecekler sepetin içine konulduğundan hiç kırılmaz ezilmez dağılmaz, en önemlisi de kaybolmazdı. Bizim Durhasan köyünden Orhaneli�nde okuyan öğrencilere gelen malzemeler, erzaklar sepetle gönderilir. Sepet Orhaneli�nde nereye gelse Durhasan dandır bu denilip nasıl nasıl sahibine ulaştırılırdı. Sağlam olan sepetler emaneti sağ sağlam yerine kavuştururdu. Ama diğer köylerdeki arkadaşlarımızın köyden gelen malzemelerinin çeşitli sorunlar yaşadığını duyardık. İşte Ogünlerde babamızın yanında sepet taşıdığımızdan ismimizin başına hocalarımız ve arkadaşlarımız arasında sepetçi kalmıştı.
  Köyler asında maçlar yapardık. Seyirciler bize sepet üzerinden bağırırlar küfürler etseler de bizlerde onlara
sepet dediniz bize,
nasıl getirdik dize
sepet öreriz biz
selam söyleyin o kıza�
  gibi ve daha değişik sözlerle bizlerde cevap verirdik.
Geçmişi beş yüz yıllık olan köyümüzün en önemli geçim kaynağı idi sepetçilik� maalesef köyde su azlığı ve toprak veriminin düşmesinden dolayı Bursa!ya yapılan göçler sepetçiliği yavaş yavaş bitirme noktasına getirmiştir. 80�li yıllardan sonra Bursa�ya göç artmasıyla birlikte tarladaki ağaçlar satılmaya Bursa�ya yerleşmeler başladı. Tarlalar boşalmaya  yatırımlar Bursa�ya akmaya başladı. Çilekle sepet ve köfün (küfe) örme işiyle tarım ve hayvancılıkla geçinen halk Bursa�ya yapılan göçten dolayı arazi değerlendirilemediği için rengi soluk mahzun halde kalmıştır. Susuzluktan kavrulan topraklar yatağına kırgın dudaklar gibi kurumuş ve köyün kaderini olumsuz etkileyerek adete ölmesine izin vermiştir. Eğer köyün su problemi çözülürse hayat tekrar dirilecek yatağına küskün dudaklar kirazlar gibi şenlenecektir. Bu amaçla köyümüze, bölgemize ve yurdumuza sahip çıkmak buğurda çalışanlara destek olmalıyız.
Hedefleri yüksek hayallerle beslenmiş bu hayatın hayallerinin gerçek olması için dublörlere değil gerçek sanat ve zanaatkarlara ihtiyaç vardır.
Ülkede birlik ve beraberliği, ekonomik kalkınmayı sağlamakla görevli olan bizler  görevlerine sadık, ne yaptığını bilen fertler olarak bölgesine sırt çevirmeden, üvey evlat muamelesi yapmadan hizmet etmelidir.
*****
Malzemelerine baktığımızda direkleri çam veya kestane, çubukları fındık, kestane, ılgın, söğüt ve kulpu da meşe veya kestane ağaçlarından yapılmaktadır.köy çevresinde sepet malzemeleri iyice azaldığından çevre köylerden veya Bursa�dan malzemeler getirilmektedir. Bugün halen köyde birçok aile geçimini sepetçilik veya küfe yaparak sağlamaktadır. Bursa�nın dağ köylerine ve zeytini bol olan Gemlik, İznik, Mudanya Orhangazi  gibi yerlere ve bu ilçelerin köylerine zeytin sepeti yapmaya veya yaptıklarını satmaya gitmektedirler. Buralarda geçen bir olay şöyle anlatılır.
(1)Sepetçilik taş devrinden beri icra edilen bir zanaat. Ancak taş devrinden bugüne ulaşmış herhangi bir sepet kalıntısı yok. Çünkü sepet yapımında kullanılan malzemeler organik olduğundan çabucak çürüyüp gidiyor, bu sebeple de arkeologlar sepetçiliğin gerçek tarihini belirlemekte oldukça güçlük çekiyorlar.
Diğer taraftan kuru kumlar, iyi bir muhafaza teşkil ettiğinden Amerika'da yapılan araştırmalarda, M.Ö. 9 bin ila 7 bin yılları arasında yapılmış örgü sepet kalıntıları bulunmuş. Bu da, sepetin cilalı taş devrinden önce var olduğunu ortaya koyuyor. Mısır ve Irak'ta da M.Ö. 5270 - 4630 yılları arasında yapılmış sepet kalıntıları bulunmuş.
Bu dönemlerinde sepetçilik, çömlekçilikle birlikte yürütülmüş. Bu yüzden de kazılarda ele geçirilen sepetler çamur veya kille sıvalı. Sebebi ise sepetleri su geçirmez hale getirmek ve su taşımada kullanmak. Bu gibi durumlarda sepetler çürüyüp gitmiş, ama içini kaplayan kil tabakası sepetin biçimini alarak sağlam şekilde kalmış. Avrupa'da bulunan en eski sepetler de M.Ö. 2500 yıllarına ait. İsviçre'de göl evlerinin bulunduğu bölgelerde ele geçirilmiş.
Şimdi ise yılların yorgun ama usta elleri, belki son defadan bir önceki kez yapıyorlar sepetlerini. Ustalarından öğrendikleri zanaatın kuşaktan kuşağa devamına, hiç umutla bakmıyor bu ustalar. Büyük ihtimalle kendileri noktalayacaklar mesleklerini. Zira şimdinin çocukları artık babalarının yanında yetişmiyor. Onlar okuyor, mühendis, teknisyen, doktor oldular, olacaklar. Akışı durdurulamayan tarihin kendi kendine galibiyeti bu.***
Bir gün ova köylerden birine sepet yapmaya giden bizim köyden genç ve amcası Armutlu�ya kadar giderler. Orada 1 ay kadar çalıştıktan sonra öyle para kazanırlar ki  İstanbul�a gezmeye giderler. Orası senin burası benim  gezerler.  Bu gezi esnasında öyle mutlu olurlar ki Taksim meydanında gezerken  bir boyacı gelir.
-Abi boyayayım mı der
Ayaklarda lastik ayakkabılar var
-Boya ulan boyacı derler  Ogün ayakkabılar boyatılır  sene 1950 li yıllardır
Eskiden bazı akşamları evlerde toplanılırdı. Babalar sepet  örerler, anneler örgü, çocuklar oyunlar oynarlardı. Saat 21:00 da radyoda radyo tiyatrosu başlar hep birlikte tiyatro dinlerdik. Evde elektrik yok televizyon yok idi ya ceviz yenir , ya mısır patlatılır, yada elma erik kurusu ikram edilirdi. Yurttan sesler programı başladığında yöresel türkülere eşlik edilir bazen de başka türküler söylenirdi. Arada bir oyunlar oynanırdı. Köyde olup bitenler tartışılır, kim hasta kim düğün yapıp kız çıkaracak onlar bu sepet örme gecelerinde öğrenilirdi. Buralar samimi dostlukların akraba, arkadaş ziyaretlerini yapıldığı yerler idi.
1994 yılında teknik çalışması bitirilip bir türlü başlatılamayan DURHASAN KÖYÜ SULAMA GÖLETİ köyün ve sepetçiliğin geleceğini olumsuz etkilemiştir. Susuzluk nedeniyle köy çok göç vermiş, köyde hiç genç kalmamış tır. Bunun sonucunda sepetçilik yeni nesil tarafından yapımı unutulmaya yüz tutmuş bir el sanatımız yok olmaya başlamıştır. Köyde  genç kalmaması ve susuzluk nedeniyle arazi ormanlaşmış kullanılamaz hale gelmiştir. Susuzluk hayvancılığı da etkilemiş, hayvancılık yok denecek kadar azalmıştır. Su olmadığı için silaj yapılacak mısır ekilememekte, çilek üretimi düşmekte diğer ürünler se susuzluktan yazın erkenden kurumaktadır.   Hayvancılık ve tarımsal faaliyetler  babadan görme klasik usullerle yapıldığından karın tokluğuna çalışılmaktadır.
Malzeme bulmak zorlaşmıştır. Sepetçilik de bundan etkilenmiş ağaçlar  ve yapanlar azalmıştır
Durhasan köyünü, kültürünü el sanatlarını tanıtmak birlik ve beraberliği sağlamak amacıyla Bursa�da Durhasan Köyü Kültür Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği kurularak sosyal ve kültürel faaliyetlere katılınılmıştır.  Köyümüz sorunlarını , kültürümüzü el sanatlarımızı koruyarak bunları gelecek nesillere aktarmalı  Bursa�da sosyal, ekonomik ve kültürel anlamda varlığımızı göstermeliyiz sepet bizim göz nurumuz içinde aşklarımız, sevdalarımız,acılarımız, hatıralarımız saklıdır bunu ve daha nice canları sanatları yaşatmak dileğiyle hoşça kalın..
 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol